بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَحۡسَبُونَ ٱلۡأَحۡزَابَ لَمۡ يَذۡهَبُواْۖ وَإِن يَأۡتِ ٱلۡأَحۡزَابُ يَوَدُّواْ لَوۡ أَنَّهُم بَادُونَ فِي ٱلۡأَعۡرَابِ يَسۡـَٔلُونَ عَنۡ أَنۢبَآئِكُمۡۖ وَلَوۡ كَانُواْ فِيكُم مَّا قَٰتَلُوٓاْ إِلَّا قَلِيلٗا ٢٠

Onlar, birliklerin gitmediğini sanıyorlardı. Birlikler gelmiş olsalardı, kendilerinin çöllerde bedevilerle bulunup sizin haberlerinizi oradan soruşturmayı isterlerdi. Aranızda bulunsalardı bu defa da çok az savaşırlardı.

– İbni Kesir

لَّقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِي رَسُولِ ٱللَّهِ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ لِّمَن كَانَ يَرۡجُواْ ٱللَّهَ وَٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَ وَذَكَرَ ٱللَّهَ كَثِيرٗا ٢١

Andolsun ki; sizin için Rasulullah'ta güzel bir örnek vardır. Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için.

– İbni Kesir

وَلَمَّا رَءَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلۡأَحۡزَابَ قَالُواْ هَٰذَا مَا وَعَدَنَا ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَصَدَقَ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥۚ وَمَا زَادَهُمۡ إِلَّآ إِيمَٰنٗا وَتَسۡلِيمٗا ٢٢

Mü'minler o birlikleri gördüklerinde dediler ki: İşte bize Allah'ın ve Rasulünün vaad ettiği bu. Allah ve Rasulü doğru söylemiştir. Ve bu, onların ancak imanını ve teslimiyetini artırdı.

– İbni Kesir

مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ رِجَالٞ صَدَقُواْ مَا عَٰهَدُواْ ٱللَّهَ عَلَيۡهِۖ فَمِنۡهُم مَّن قَضَىٰ نَحۡبَهُۥ وَمِنۡهُم مَّن يَنتَظِرُۖ وَمَا بَدَّلُواْ تَبۡدِيلٗا ٢٣

Mü'minlerden öyle erler vardır ki; Allah'a verdikleri ahde sadakat göstermişlerdir. Kimi bu uğurda canını verdi, kimi de beklemektedir. Ve onlar, hiç bir değiştirme ile değiştirmediler.

– İbni Kesir

لِّيَجۡزِيَ ٱللَّهُ ٱلصَّٰدِقِينَ بِصِدۡقِهِمۡ وَيُعَذِّبَ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ إِن شَآءَ أَوۡ يَتُوبَ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا ٢٤

Çünkü Allah, doğruları doğruluklarıyla mükafatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Muhakkak ki Allah, Gafur, Rahim olandır.

– İbni Kesir

وَرَدَّ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِغَيۡظِهِمۡ لَمۡ يَنَالُواْ خَيۡرٗاۚ وَكَفَى ٱللَّهُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلۡقِتَالَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ قَوِيًّا عَزِيزٗا ٢٥

Allah, küfredenleri kinleriyle geri çevirdi. Ve hiç bir hayra nail olmadılar. Allah, savaşta mü'minlere yetti. Ve Allah; Kavi, Aziz olandır.

– İbni Kesir

وَأَنزَلَ ٱلَّذِينَ ظَٰهَرُوهُم مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ مِن صَيَاصِيهِمۡ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلرُّعۡبَ فَرِيقٗا تَقۡتُلُونَ وَتَأۡسِرُونَ فَرِيقٗا ٢٦

Ehl-i kitabdan onlara destek olanları, kalelerinden indirdi. Ve kalblerine korku saldı. Onlardan kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz.

– İbni Kesir

وَأَوۡرَثَكُمۡ أَرۡضَهُمۡ وَدِيَٰرَهُمۡ وَأَمۡوَٰلَهُمۡ وَأَرۡضٗا لَّمۡ تَطَـُٔوهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٗا ٢٧

Ve sizi onların yerlerine, yurdlarına, mallarına henüz ayak basmadığınız yerlere de varis kıldı. Ve Allah, her şeye kadirdir.

– İbni Kesir

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ قُل لِّأَزۡوَٰجِكَ إِن كُنتُنَّ تُرِدۡنَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيۡنَ أُمَتِّعۡكُنَّ وَأُسَرِّحۡكُنَّ سَرَاحٗا جَمِيلٗا ٢٨

Ey peygamber; eşlerine de: Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız; gelin, size bağışta bulunayım ve güzellikle salıvereyim.

– İbni Kesir

وَإِن كُنتُنَّ تُرِدۡنَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَٱلدَّارَ ٱلۡأٓخِرَةَ فَإِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلۡمُحۡسِنَٰتِ مِنكُنَّ أَجۡرًا عَظِيمٗا ٢٩

Yok eğer Allah'ı, Rasulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız; muhakkak ki Allah, içinizden iyi davranan hanımlara büyük mükafat hazırlamıştır.

– İbni Kesir

يَٰنِسَآءَ ٱلنَّبِيِّ مَن يَأۡتِ مِنكُنَّ بِفَٰحِشَةٖ مُّبَيِّنَةٖ يُضَٰعَفۡ لَهَا ٱلۡعَذَابُ ضِعۡفَيۡنِۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٗا ٣٠

Ey peygamber kadınları; sizlerden her kim, apaçık bir hayasızlıkla gelecek olursa, ona azab iki kat katlanır. Bu, Allah'a pek kolaydır.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu